18 Mayıs 2016 Çarşamba

Deli Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 15:14:00 0 yorum
Kitap adı: Deli
Yazar: Gülsen Kılıçaslan
Yayın: Nemesis Yayınları
Sayfa: 549
Puanım:  5/5








  Annem ve babam, bana karşı hiç bir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar. O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi, rengarenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim. En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı. Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, aşkın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisiydi. Bu evde kavuşamadığım huzura, kendi kurduğum yuvada sahi olacağıma gerçekten inanarak büyümüştüm. Oysa şimdi ailem, bu hayalimi de elimden almıştı. Benimle hiçbir ilgisi olmayan bir olaydan dolayı, hiç tanımadığım ve civardaki herkesin Deli diye bildiği bir adamla evlenmek zorundaydım. 

  Tüm ilçede deli diye tanınan bir adam Emre. Aradığı şefkati ailesinden bile görememiş, tek hayali bir gün sevdiği adamla evlenmek olan bir genç kız: Elif. 
Ve zoraki bir evlilik.
Kimsenin bilmediği bir psikolojik sorunla boğuşan Emre ve Emre'yi tanıdıkça ona karşı anlayamadığı bir şekilde merhamet duymaya başlayan Elif, gerçek bir aile olabilecek miydi? 
  Emre tekrar delirmeseydi; belki...


  
  Merhaba arkadaşlar... Umarım herkes çok iyidir. Uzun bir zamandır yoktum buralarda ve kitap da çok fazla okuyamadım malum sınavlar gelip kapıyı çalınca pek de mümkün olmadı... :)
Kitaba gelirsek bu kitap harikaydı ilk defa bitmemesi için okumaya bile kıyamadım. Olayları beni alıp götürdü. Kitabı bitireli 3 gün oldu ama hala etkisinden çıkamadım ve gerçekten de hala bittiğine üzülüyorum. Normalde izlediğim bir filmi yeniden izlemek, okuduğum bir kitabı yeniden okumak gibi asla bir huyum yoktur ama bu kitap bittiği gibi düşündüm yeniden mi başlasam okumaya diye bunu çok samimi bir şekilde söylüyorum. :) Şimdi isterseniz beni bu kadar çok etkileyen kitabın gelelim konusuna...
  Elif markette çalışan kendi halinde bir kız. 3 kardeşler ablası, erkek kardeşi ve Elif.
Ailesi en çok erkek kardeş olan Tufanı seviyor, onun yaptığı her hatayı görmezlikten geliyorlar. Tufan çalışmayan sadece para yiyen, tembelliğin hat safhasında olan bir karakter. Bir gün bir arabayı kaçırıyor ve kaza geçiriyor. Araba tekrar tamir olamayacak şekilde hurdaya çıkıyor. Arabanın sahibi olan Emre'nin babası Emin amca Elif kızımızın babasıyla anlaşıp Elif'i oğlu Emre'ye istiyor arabanın karşılığında. Ailesi için zaten değersiz olan Elif'i vermekte hiç bir sakınca görülmüyor.
Elif istemem o deliyle evlenmeyi dedikçe ailesinden bir ton da dayak yiyor ve onlara ne yapsa karşı çıkamıyor. Aslında Emre'de istemiyor bu evliliği çünkü çocukluğunda yaşadığı korkunç bir olaydan sonra kadınlardan oldukça korkuyor ve kadınları boğacak kadar onlara düşmanlık besliyor ama babasının rahatsızlığından dolayı onu üzmek istemiyor çünkü hayatındaki en değerli insan babası. 
  Tüm hazırlıklar yapılıp gidiliyor Elif'i istemeye. Daha Eliflere gelmeden Elif'in; ben o deliyle senin yüzünden evleniyorum diye kardeşi Tufana bağrışları duyuluyor. Emre'nin babası bu bağırışlardan sonra geri dönmek istesede bu sefer Emre istemiyor geri dönmeyi...
  Elif'in kahveleri dağıtma sırasında etrafta bir deli arasada, evleneceği ve deli diye anılan adam oldukça yakışıklı. :) 
Emre ilk tehdidini Elif'i istemede yapıyor, Elif'i bir köşede sıkıştırıp kendisine deli dediğine pişman edeceğini söylüyor daha ilk günden korkutmaya başlıyor kızı kendisinden...
   Nişandı düğündü derken evleniyorlar ve başlıyorlar beraber yaşamaya ama ayrı ayrı odalarda... Elif gittikçe aşık olmaya başlıyor Emre'ye fakat Emre çok sert davranıyor Elif'e karşı, kendisini bir türlü ona bırakamıyor. Sonunda her şey fazlasıyla güzelleşmeye başlamışken birden her şey Emin amcanın ölmesiyle değişiyor. Ve yine zor günler onları beklemektedir çünkü Emre babasının ölümünden sonra yeniden deliriyor hem de bu seferki daha da kötü bir şekilde. Ama bu zor günlerden kurtulabilecekler mi yoksa her şey daha da mı kötüye gidecek onu öğrenmek artık sizin okumanıza kalmış, şimdi benim kitap hakkındaki düşüncelerime geçelim isterseniz. :)




   Sonunda sıra benim yorumuma geldi. :)) Çoğu kitap hakkındaki yorumları okudum. Öncelikle kitap hakkında belli başlı eleştiriler var bunlardan bir tanesi, kitap fazla uzatılmış olmuş. Kesinlikle kitap fazla uzatılmış değil! Her ayrıntı değerliydi, her ayrıntı olayları birbirine bağlıyordu. Bu kitap hakkında sayfalarca yazarım, dünyalarca konuşurum çünkü çok fazla benim kalbime işleyen bir kitap oldu. Kapağına her baktığımda bile neydi be dedirtebiliyor bana ve beni bu kadar fazla etkileyen bir başka kitap daha olabilir mi bilmiyorum... 
   Bir başka eleştiri ''Kömüş'' ve ''Koca meme'' kelimelerinin çok fazla tekrarlanması olmuş ki buna da kesinlikle katılmıyorum çünkü bunlar Elif'in ve Emre'nin birbirlerine taktıkları hitap şekilleri. Siz sevgilinize her zaman farklı mı hitap ediyorsunuz? Bu kitaba kesinlikle toz kondurmam. :)
  Lafları fazla uzatmadan kitaptaki karakterlere bakalım birazda...
 Deli diye anılan Emre çok yakışıklı hatta onu gören bütün kızlar ona hayranlık duyuyor ama çocukluğunda geçirdiği kötü şeylerden dolayı kadınlardan nefret ediyor bu yüzden de lisede ona deli lakabı takılıyor. Ama öyle muhteşem bir karakter öyle adam gibi adam ki yüreği öyle sıcacık ki bunu okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Elif'i hem çok sevip hemde geçmişinden dolayı Elif'e de uzak durmak istemesi, ona hiç kıyamaması bunlar okudukça beni etkileyen şeyler oldu.
 Elif ise çok güçlü bir kız Emre'ye aşık oluyor ve onun için yapılması gereken ne varsa onu yapıyor ama Elif'teki aşkta öyle basit kesinlikle değil. Emre'ye taktıkları o lakaba karşılık herkesten koruyor ve kimseye lafını bile ettirmiyor. Emin amca var birde Emre'nin babası öleceğini öğrenince Emre'yi bir başına bırakmak istemiyor, onu bu yüzden de evlendirmek istiyor. Ve Emin amca ölünce her şey birden değişiyor o kurdukları güzellikler yok olup zor günler kapılarını çalmaya başlıyor. Bu zor günlerde de Elif'in her ne pahasına olursa olsun sevdiği adamdan, delisinden ayrılmaması, kimsenin sözlerine kulak asmaması, kendisi için ve sevdiği adam için her zaman güçlü durmasını bilmesi içime çok dokundu...
Ben kitapta bir ara durup ağlamamı bile engellemeye çalıştım, bu sadece bir kitap Sibel ağlanmaz böyle diye... :) 
  Yine önyargılı belki yaklaşıyorsunuz watpadd kitabı diye ama bence kesinlikle okunmaya değer bir kitap. Karakterlere karşı yapılan çok güzel duygu betimlemeleri var. Resmen Elif ile Emre'nin evlerinde yaşayan biri gibi olmuştum. Onlarla güldüğüm onlarla ağladığım çok yerler oldu. Bence herkesin okuması gereken bir kitap. Ayrıca roman Zonguldak'ta geçiyor. Oradaki maden ocaklarında çalışan işçilerinde zorlukları anlatılıyor. Ve ben bu kitapta ilerde bir çocuğum olursa onu kimseye bırakmamam gerektiğini de anlamış oldum. Benim yorumum bu kadardı, kitaptan bir kaç ayrıntıyı da paylaşıp bitiriyorum umarım beğenirsiniz keyifli okumalar diliyorum hepinize... Hoşçakalın :)))

  ''Bunca yıl bu kadar dik başlı olduysam tek sebebi; kendimden başka kimsenin benim hakkımı arayamayacağını bilmemdi. Yalnızdım ben, daima...''

  ''Halbuki bir gün, bu dünyadaki -çok değil- sadece bir kişinin en çok sevdiği insan olmaktı, tek hayalim. Ve ona sarılıp sığınmak.''

  ''Bana asla aşık olamayacak bir adama yavaş yavaş aşık oluyordum. İşte bu kadar aptaldım ben.''

  ''Nasıl oluyordu da yüzüme bile bakmayan bir adam içime içime işliyordu?''

  ''Ben platonik aşka, gerçek aşk demem mesela. Çünkü bence gerçek aşk platonik değildir, bir harmonidir. İki eksik parçanın bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı bütündür, kendine uymayacak parçaya uzaktan bakanınki olsa olsa hayranlık olur. Sözün özü, aşk iki kişiliktir.''

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Kadınsız Erkekler Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 14:39:00 0 yorum
Kitap adı: Kadınsız Erkekler
Yazar: Haruki Murakami
Yayın: Doğan Kitap
Sayfa: 217
Puanım: 5/5








  BİR KADINI YİTİRMEK, TÜM KADINLARI YİTİRMEK DEMEK.


  Bir gün sen de kadınsız erkeklerden olacaksın. O gün en ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, hiç beklemediğin bir anda seni bulacak. Bir köşeyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın. Geriye dönmek mümkün olmayacak. O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak. O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın. Hep bu soğuk çoğul eki ile...


  Merhaba arkadaşlar yine yeni yeniden bir kitapla daha... :) Bu kitabı ve yazarı uzun zamandır merak ediyordum, hem tüm merakımı giderdim hemde yazarı ve kitabı çook sevdim. :) 
Kitabımız 7 tane hikayeden oluşuyor ve bu yüzden de size bir olay örgüsünden bahsedemeyeceğim onun için direkt sizinle kitap hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum...  
  Kadınsız erkekler kitaptaki bir hikayenin adı aynı zamanda da kitaptaki tüm hikayelerin ana teması. Kitaptaki hikayeler klişe konular kesinlikle değildi. Ben okurken her bir konuya kendimi baya bir kaptırmış buldum hatta öyle ki karakterlerin her birinin yerine kendimi koymadan da yapamadım. Normalde karakterlerin yerine kendimi koyan birisi değilim ama bu hikayeleri okurken elimde olmadı bu durum.
Öncelikle yazar bize hikayelerinde bir çok açıyla olayları görmemizi sağlıyor. Farklı farklı sebepler önümüze koyuyor ve ben hiç o açıdan olaylara bakmadığımı fark ettim bence bu çok güzel bir şey sonuçta kendi hayatımızdaki olayları da bu şekilde farklı farklı yorumlama kazanabiliyoruz ve görüş açımız artıyor ben bu sebeple de  çok sevdim kitabı. Yazar duygu betimlemelerini de çok güzel yapmış. Karakterlerinin resmen beyninin, kalbinin içine sokuyor okuyucularını ve bu da karakterlere daha da çok bağlanmamızı, anlamamızı sağlıyordu.  Çok ince ve narin bir şekilde tamda tadında bize yansıtıyor tüm düşünce ve duyguları. Bunlar okumaktan en çok keyif aldığım şeyler oldu. 
  Hikayelerde aldatma söz konusu ama bu aldatmalar alışılmışın dışında erkeklerin kadınlara değilde kadınların erkeklere yaptıkları ve erkeklerin bu ihaneti kabullenip unutma süreçlerini anlatan konuları kapsıyor. Bize erkeklerin ihaneti nasıl içine sindirdikleri yada sindirmek için neler yaptıkları bu durumları nasıl atlattıkları anlatılıyor ve biz kızlar bu durumları erkeklerin gözünden de görmüş oluyoruz. 
  Farkettim ki kesinlikle erkeklerin ve kadınların hissettikleri aynı olamıyor. Biz daha duygularımızla yaklaşabiliyoruz ama erkekler daha mantıkçı davranıyor. Aynı zamanda kitapta belli başlı verilmeye çalışılan bir mesajda yoktu yazarın kısa kısa hikayelerini paylaştığı bir kitap olmuş. 
Umarım en yakın zamanda sizlerde okur ve düşüncelerinizi benimle de paylaşırsınız. Faydalı bir yorum olmasını diliyorum. Hepiniz kendinize çok çok iyi bakın ve bol okumalı günler geçirin. :)
Kitaptan küçük alıntılarla buradan ayrılıyorummmm... :)

  ''Ne kadar şiddetli bir acıya sebep olursa olsun, ben bunları bilmek zorundayım. Çünkü insan ancak bilgiyle güçlenir.'' 


  ''Bir gün onu yitirebileceğimi hissediyordum. Bunu hayal etmek, sadece hayali bile yüreğimi burkuyordu.'' 


  ''Bir kişiyi tam anlamaktan söz ediyorsunuz, bu gerçekten mümkün mü ki, o kişiye büyük bir sevgi duysak bile.''


  ''Bir ağacın büyüyüp güçlenmesi için zor bir kış geçirmesinin gerekli olması gibi. Hep ılık ve durgun bir iklim olursa, büyüme halkası da oluşmaz, değil mi ?''


  ''Dün

 Yarından iki önceki gün,
 İki gün öncesinin yarınıdır.''
 

Frambuaz Tadında Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review