27 Nisan 2016 Çarşamba

Kül Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 09:42:00 0 yorum
Kitap adı: Kül
Yazar: Shanı Petrof & Darcı Manley
Yayın: Novella Dinamik Yayınları
Sayfa: 459
Paunım: 1/5







 
  Kader önceden belirlendi. Yönetim tarafından sıkıca kontrol ediliyor. Değiştirilemez.
Madden Summer bir Mor olarak doğdu. Sistemin en yüksek halkası. Kaderi Yediler Bakanı olmak. 
  Dax halkanın alt tabanı olan Kül, bir Renksiz.
Kaderinde gerçekleştirmesi gereken hiçbir şey yok. Buna rağmen hayatından vazgeçmiş değil. Statüsünün onu tanımlamasına izin vermeyecek.
  Dax ve Madden'in yolları, özgürlüklerini kazanmak için verecekleri mücadelede hiç beklemedikleri bir şekilde birleşecek.
Peki, kaderleri için savaşmaya gerçekten hazırlar mı?

  Merhaba arkadaşlar yine bir kitap yorumuyla daha huzurunuzdayım, her zamanki gibi öncelikle size konusuyla ilgili giriş yapıp sonrasında da kendi değerlendirmemi yapacağım. :) 
Öncelikle kitabımızın türü distopya hemde kast distopyası. Kurdukları dünyada insanlar doğar doğmaz bir teste tutuluyorlar kaderlerine göre renkleri belirleniyor. En üstten aşağıya doğru renkler şu şekilde; Mor, Kırmızı, Yeşil, Sarı, Kahve, Barut, Kül olmak üzere sıralanıyor. Her halkadaki insanın kendine ait bir kaderi ve yapması gereken bir işi var ve bunların dışına asla çıkamıyor ayrıca kollarındaki takip cihazlarıyla da sürekli izleniyorlar çok katı bir sistemleri var. Kitapta böyle bir dünya oluşturulmuş ve bunların sebebi de geçmişte yaşadıkları bir olay. Gelelim şimdi spoiler vermeden karakter ve olaylara... 
  İki ana karakterden oluşuyor kitap ve iki karakterinde ağzından okuyoruz biz olayları. Dax adlı karakterimiz Renksiz doğmuş ve ailesini bu durumdan dolayı Sarıya düşürmüş. Abileri Mor olmasına rağmen Dax'i çok seviyorlar sadece annesi biraz Dax'i suçluyor kaderlerinden dolayı. Abileri de bu kader sisteminin karşısında ve tüm halkın kaderlerinin özgür olması için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Dax çok dobra bir kız her zaman gerçeklerden ve haklılıklardan yana ve kaderini de yeniden çizmek için hala bir umut olduğunu düşünüyor. Abisinin bir yarışta kaderini tamamlayamamasıyla da bütün olaylar başlıyor ve tahmin yürütemeyeceğimiz şekilde olaylar ardı ardına  sıralanıyor. 
  Madden'e gelirsek tamamen bir Mor. Kaderine çok bağlı yasalara tamamen uyan bir kız ayrıca geleceğin Yediler Bakanı. Dax ve Madden o kadar çok zıtlar ki birbirlerine ama bu iki zıt karakterin bir şekilde yolları kesişiyor. Sanırım spoiler vermeden olaylar ancak buraya kadar anlatılabilir daha fazlası sonunu söylemek kadar yanlış olur. Şimdiye kadar sizinle nesnel bir biçimde konusunu paylaştım ama şimdiden sonrası artık biraz öznel olacak. :)

  Kitabı bitirdiğime o kadar çok mutlu oldum o kadar çok mutlu oldum ki size anlatamam. Kitap günlerce elimde resmen süründü kitabı okumak gerçektende benim için bir işkenceden farksızdı. Hayatımda hiç bu kadar sevmediğim bir kitabı olmamıştı. Karakterlere bir türlü ısınamadım hiç bir karakteri sevemedim. Yaşları 17 olmasına rağmen beni küçük olmaları rahatsız etmedi ama ben bir türlü kitaba da, olay örgüsünede, karakterlere de alışamadım. Eğer kitabı yarım bırakma gibi bir huyum olmuş olsaydı kesinlikle bu kitabı yarıda bırakırdım. 
 Kitap ciltli bir kitaptı. İç kapağı sarıydı bunun sebebi Dax'in ailesinin sarı olması diye düşünüyorum... Kapak gayet güzeldi hoşuma da gitti. 
Ama kitabı çoğu zaman sadece okumak için okudum eğer kitap okumayı fazla sevmeyen birisi olsaydım ve bu kitap elime denk gelseydi kesinlikle tüm kitaplara karşı bir önyargı oluştururdu bende. Kitaba 1 puan verdim oda verilen emekten dolayı. Kesinlikle bunlar benim kendi görüşlerim kitap hakkında da fazla konuşulacak bir şeyin olduğunu zannetmiyorum. Başta dil bakımından olmak üzere çok zayıf bir kitaptı okurken resmen yoruldum, karnıma artık ağrılar girdi. 
  Neyse arkadaşlar beğenen arkadaşlara saygı gösteriyorum bu kitabı benim gibi beğenmeyip okuyanlar içinde sabırlarından dolayı takdir ediyorum yarım bırakanlar varsa da hiç merak etmesinler hiç bir şey kaçırmadılar. Kitabın 100. sayfasına kadar sabrımı çok zorladım sonrasındaysa olaylar gelişmeye başlayınca kendimi olaylara karşı merak etmeye zorladım...  Ayrıca Kader serisinin de ilk kitabı, bir sonraki kitapta Morötesi buda bilginize.
Benden bu kitap hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Umarım hayatımızda hep iyi kitaplarla, bize bir şeyler katabilecek kitaplarla vakit geçiririz yoksa çooook zor!
Kitaptan bir kaç alıntıyla da bitirmek istiyorum hepinize iyi okumalı günler diyorum... :)))

  ''İnsanlar bazı zaman kaderlerinin efendisidir.''

  ''Heyecanlanmak demek, uzun vadede daha büyük hayal kırıklığına uğramak demekti.''

24 Nisan 2016 Pazar

X+Y Film Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 13:58:00 0 yorum
Film adı: X+Y
Yönetmen: Morgan Matthews
Tür: Dram - Komedi
Imdm: 7,2









  Merhaba arkadaşlar :) Nasılsınız umarım hepiniz çok iyisinizdir ve çok güzel bir haftosonu geçirmişsinizdir. Benimse bu haftasonum tam istediğim gibi geçmedi çünkü istediğim ve okumam gereken sayfa sayısına ulaşamadım :( Buraya daha fazla yazılarımı girmek isterdim ama onu da yapamadım yani bu haftasonu benim açımdan biraz boş geçmiş oldu :( Ve bir şey daha itiraf edeyim ki burasını özledimm burası benim için stresimi attığım, düşüncelerimi rahat bir şekilde paylaşabildiğim, mutlu olduğum bana ait olan bir yer ve ben burayı çok seviyorum umarım sizde okumaktan en az benim kadar mutlu oluyorsunuzdur ve size hitap ediyordur yazılarım... 
  Şimdi dilerseniz artık filmimizin konusuna geçelim. :)


  Nathan matematiği çok seven bir çocuktur, aklında fikrinde sürekli matematik vardır her şeyini matematiğe göre yapmaya çalışır, uyurken uyanırken sürekli matematiği düşünür. 
  Nathan çok küçükken ailesi ondan şüphelenir ve onu hastaneye götürmeye karar verirler hastanede de otizm olduğu anlaşılır... 
  Babasıyla biraz daha yakındır onun güldürüp, eğlendirdiğini düşünür ve bu yüzden de bir başka sever babasını ama babasını da bir trafik kazasında kaybeder...
  Aradan zaman geçer annesi onu okula göndermeye karar verir hem matematik yeteneğini de bu sayede daha iyi geliştirebilsin diye.
Okulunda da çok iyi bir matematik öğretmeniyle tanışır birazda  hayatını bir anda değiştirir her şeyde çok yardımcı olur Nathan'a ve onu matematik olimpiyatlarına hazırlar. Bundan sonrasını da sizin seyrinize bırakıyorum ve iyi seyirler diliyorum. :)  



    Kendi yorumumu da sizinle paylaşmak istiyorum yine her zaman yaptığım gibii :) Ben filmi beğendim beğenmediğim söylenemez ama film bana çok yarım kalmışlık hissi bıraktı hiç bir duygunun tam manasıyla anlatılamadığını düşünüyorum bence sonu bile o şekilde olmamalıydı, o şekilde bitebileceğini hiç tahmin etmemiştim. Ayrıca filmde otizmi tam anlatamadıklarını düşünüyorum çocuğun otizm olmasından ziyade ben daha çok çekingenlikten o şekilde davranabildiği hissine girdim o çok ince çizgiyi bence izleyiciye tam olarak yansıtamadılar. 
 Tüm bunların dışında Nathan kendisine yardım eden öğretmene kötü davranıyordu ve bence bize bunun sebeplerini de göstermeliydiler ama kesinlikle o derece kaba davranmasına hiç gerek yoktu, sonuçta kendisine bu kadar yardım eden ve onu bambaşka yerlere taşımış bir öğretmen için.
 Matematik olimpiyatları için gittikleri ülkede de biz daha olayın içine giremeden hemen olaylar bitti gitti ve oldu bittiye getirdiler her şeyi. Siz daha hiç bir şey anlamadan her şey olup bitiyor hemde hiç bir şeyin zevkini daha yaşayamadan, olayların bile içine daha giremeden. 
 Kesinlikle bu filmi tavsiye ediyorum demiyorum çünkü bana kalırsa filmde bir başarı öyküsü de yoktu her şeyin yarım kalmışlığı işlenmiş sanki bu yüzden de benim tam olarak içime sinmedi.
 Filmde duygulandığım yerler oldu hatta az bile olsa güldüğüm yerlerde oldu ama konu bütününe bakarsak eksikler vardı... 
 İnşallah kafanızda bir fikir oluşturabilmişimdir. :) Hepinize iyi günler, bol okumalı günler diliyorum Hoşça kalın... :)))

18 Nisan 2016 Pazartesi

Esaretin Bedeli Film Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 15:16:00 0 yorum
Film adı: Esaretin Bedeli
Yönetmen: Frank Darabont
Tür: Dram
Imdm: 9.3








  
  Merhaba arkadaşlar umarım hepinizin keyfi yerindedir :) :) Filmi bu akşam izledim, evet biliyorum geç kaldım kesinlikle ama bu bir yandan da benim için iyi de oldu çünkü geçmişte izleseydim belki bu filmden çıkaracağım sonuç bugünkü gibi olmayacaktı. Çok fazla gevezelik yapmadan filmin konusuna geçmek istiyorum belki aranızda benim gibi izlememiş olanlar vardır :) Ama benden size küçük bir tavsiye bence daha fazla bekletmeyin bu filmi :)) 



 Andy Dufresne genç, akıllı ve başarılı bir bankacıyken bir gün karısının onu aldattığını öğrenir. Karısını ve onun sevgilisini öldürmek suçundan yargılanır ve Shawsank hapishanesine gönderilir. Gönderildiği hapishanede dayak yer, tecavüze uğrar ama her şeye rağmen sabreder. Onu en çok üzende masum olduğu halde orada olmasıdır. Hapishanede bu kadar her şey kötüyken bir dost kazanır oda Red'dir. Andy ne isterse Red onları kolay bir şekilde içeriye sokup Andy'e verebilir bu şekilde de Andy'e tahmin bile edemeyeceğiniz şekilde bir yardımı olmuştur. 
  Çok zeki bir bankacı olduğundan hapishanenin müdürü Andy'i kendi çıkarları doğrultusunda kullanır. Hapishanedeki üst mevkiler mahkumlara öyle çok eziyet çektirirler ki ama yinede onlara kimse dur diyemez ya da belki bu düzenin böyle gitmeyeceğini birileri gösterir :) 
  Benden konusunu anlatması bu kadar devamını size bırakıyorumm :) Şimdi biraz daha aşağıya inelim ve film hakkında biraz konuşalım. :) 



  Hala filmin etkisinden çıkamadım ve zannediyorum ki bu filmden sonra bir süreliğinede olsa başka bir filmde bu etkiyi göremeyeceğim ve burdaki o tadı hep arayacağım. 
  Film bana umudu hiç kaybetmemeyi öğretti, dostluğu öğrettiği, inandığın şeyler uğruna kimse yapacağına inanmasada savaşmayı öğretti, vazgeçmemeyi öğretti, kendine her zaman inanmayı öğretti, özgürlüğü hiç düşünmesek bile aslında ne kadar özgür olduğumuzu öğretti... Bana öyle güzel duyguları yeniden gösterdi ki bence mutlaka izlenmesi, izlettirirmesi gereken filmlerden olduğunu düşünüyorum. 
  Hapishanedeki insanların o kadar uzun yıllar yaşayıp bir anda çıkınca neden sudan çıkmış balığa döndüklerini şimdi anlıyorum. 
  Umarım sizlerde izlersiniz ve aynı şeyleri düşünürüz. Bir başka filmde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın ve kendinize bir iyilik yapıp bu filmi izleyin :)


  ''Dünyada taştan olmayan ve kimsenin senden alamayacağı şeyler var.''
  ''Korkun seni mahkum eder, umudun seni özgür bırakır.''

17 Nisan 2016 Pazar

Yağmurla Gelen Mutluluk Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 12:00:00 0 yorum
Kitap adı: Yağmurla Gelen Mutluluk
Yazar: Amber l. Johnson
Yayın: Yabancı Yayınları
Sayfa: 174
Puanım: 5/5







  
  Yağmurla Gelen Mutluluk, farklılıkların aslında ne kadar abartıldığını ve sevginin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor...

Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur. 

  Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu.
Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...

  Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.
  Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilcek miydi ?


  Merhaba arkadaşlar önce size kitabın konusundan bahsetmek istiyorumm :) Colton 9 yaşındayken Lilly ona hem bakıcılık hemde arkadaşlık yapmaya başlar çünkü Colton'un annesi oğlunun bir arkadaşının olmasını istemektedir. Ama bakıcılık günleri boyunca Lilly'nin başına türlü türlü olaylar gelir ve Colton'un annesi en sonunda Lilly'e bir şey olacağından korktuğu için onu işten almak zorunda kalır... Ve Colton 14 yaşındayken Lilly'le bir resim sergisinde yeniden karşılaşırlar birbirlerini tanırlar... Colton çok güzel resim yeteneği olan bir çocuktur orda da kendi resimleri satılmaktadır. Lilly daha çocukluklarından bile Colton'a ilgi duyduğu için onu gördüğüne çok mutlu olur ona daha da yakınlaşmaya çalışırken Colton'un Asperger sendromlu olduğunu öğrenir ve bunun nasıl bir şey olduğunu asla araştırmak istemez çünkü Colton'a farklı yaklaşmaktan korkar, onu bu şekilde olduğu gibi kabul etmek ister hiç bir şeyini düşünmeden.
  Colton Lilly'nin lisesinde özel öğrenciler bölümünde okumaya başlar ve buna en çokta Lilly mutlu olur. Colton'la Lilly daha çok vakit geçirmeye başlarlar fakat Colton fazla konuşmayan, kimseyle göz ilişkisi kuramayan, sosyal olmayan birisidir. Colton'u annesi okuldan alıp okula bırakırken Lilly bu görevi üstlenmek ister ve Coltan'la Lilly'nin bu güzel aşkı başlar... Bundan sonrasını da söylersem kitabı okumanıza gerek bırakmayacağım için sadece olayların gelişme süresini anlatmak istedimm bence okunmaya gerçekten değer bir aşk hikayesi hemde alışılmış bir aşk hikayesinden de çok farklı... Şimdii biraz daha aşağıya inelim benim kitap hakkındaki yorumumu okuyalım. :)
   Küçücük bir kitaptı, sabahtan bir başlayın akşama kadar yavaş yavaş okuyun ve kitabı kapattığınızda eminim kii ''bu neydi ya!'' diyeceksiniz. Kitabı çok beğendim klasik bir konusu yoktu, bu kitabı okurken bize bir şeylerinde katacağını düşünüyorum. 
  Öncelikle Lilly'den söz etmek gerekirse daha 18 yaşında olmasına rağmen kendisinden bekleyenmeyecek olgunlukları gösteren bir kız. Asla off ya ergen mi bu ne böyle dedirtmedi, verdiği mücadeleyle, inancıyla benim çok sevdiğim bir karakter oldu. Kendisinden daha çok Colton'u düşündü onun neler hissedebileceğini anlamaya çalıştı. Hatta kitapta şöyle bir kısım ve benim içimi baya acıtmıştı; 14 Şubat sevgililer gününde bir restoranda akşam yemeği için yer ayırtıyorlar ama yemekten öncede resim sergisi gezmeye karar veriyorlar ve Colton o resim sergisinde kendisini kaybediyor resimlerin arasında hatta bazı oradaki sanatçılarla konuşmaya başlıyor Lilly'de kendisini ihmalinden dolayı kızıp restorana gidiyor ve Colton'un işlerini bitirip geleceğini düşünüyor ama Colton gelmiyor ve Lilly bunu anlayınca yeniden Colton'un yanına gidiyor. Oradaki bir resme dikkatli bir şekilde bakarken yakalıyor, resim bir sanatçının çocukluk resmi ve Lilly ona sen çocukluğundan bir şey çizmek isteseydin neyi çizerdin diye sorduğunda Colton'un ''seni'' demesiyle onu affediyor içinde hiç bir kırgınlık kalmadan. Colton'u çok güzel bir şekilde olduğu gibi kabul etmeyi başarıyor, ondan farklı bir insan olmasını beklemiyor. Tek istediği sadece Colton'la beraber olmak... Colton'un sessizliğine onunla konuşamadığına ve hatta asla onu kendisi gibi sevemeyeceğini bildiği halde hiç birisine aldırış etmiyor. Sahip çıkıyor hem aşkına hemde Colton'una. Lilly hakkında söylenmesi gereken daha bir çok şeyler var, hissettirdiği duygular çok derin. 
  Colton ise Lilly için her şeyi aşmaya çalışan, Lilly'nin o güzel sevgisine onun gibi karşılık vermeye çalışan bir çocuk. Hatta Lilly'nin lisesine yazılmayı bile kendisi istiyor tüm duvarlarını, korkularını yıkıp onu daha fazla görebilmek için. Aynı zamanda da yakışıklı ve kızların dikkatini üstüne çekende biri... Colton'un Lilly'nin imalarını anlayamıyor olması ve her şeye düz mantıkla bakması bazı yerlerde bana çok sevimli geldi. :) 
  Aşklarına sahip çıkmaya çalıştıklarını gördükçe aslında aşkın zorluklarla da mücadele verilmesi gerektiğini gösterdi. Eminim ki sonlara geldiğinizde ağlamamanıza engel bile olamayacaksınız. 
  Kesinlikle okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap. Şimdiden kitaptan alıntılar yaparak yorumumu bitirmek istiyorum... Herkese bol okumalı günler diliyorum. :)))


  ''Her şey bir oğlanla başladı. Bir oğlanla başlayıp, bir oğlanla bitti, ama hangi hikaye öyle değildi ki?''

  ''Aşk bunu deneyimleyebilecek kadar şanslı olanlar için olağanüstü bir şey.''

  ''Aşk mı ? Bazen öyle fazla oluyordu ki canımı acıtıyordu.''

  ''Sen benim sessizliğimsin Lilly.''

  ''Tenime işleyen fırça darbesi gibi.
  Sesli söylemesine gerek yoktu. Bana dokunuşuyla söylemişti. Yaptıkları, söylediklerinden önce kalbimin ihtiyacı olan şeydi.''

14 Nisan 2016 Perşembe

Mucize Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 10:52:00 0 yorum
Kitap adı: Mucize
Yazar: R.J Placio
Yayın: Pegasus Yayınları
Sayfa: 332
Puanım: 5/5







  Yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu... şimdiye kadar.
Yakında Beecher Ortaokulu'nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile '' yeni çocuk'' olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox'ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Aggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğunu ikna edebilecek mi ? 




  Merhaba arkadaşlaar :) Öncelikle kitabın konusundan size bahsetmek istiyorum.
Aggie isimli bir karakterimizin hayatı anlatılıyor... Aggie 5. sınıfa gelene kadar yüzünde olan bozukluk sebebiyle hep evde annesi tarafından ders almış ve bir gün annesi oğlunu ortaokula yazdırmayı düşünüyor ve bunu da Aggie ile paylaşıyor. En başlarda Aggie istemese de sonrasında kabul ediyor ortaokula başlamayı. Yüzündeki bozukluk sebebiyle de bir yandan hiç bilmediği bir ortama girmeye çok çekiniyor ve korkuyor. 
Aggie'nin birde liseye giden Via adında bir ablası var çok sevdiği, dertleştiği, her şeyini paylaştığı... Ablası da destek oluyor okula başlamasına ve tüm verilen bu desteklerin ardından okula başlıyor.
  Ortaokul müdürü Aggie'nin özel durumunu öncesinde bildiği için başlayacağı sınıfının en terbiyeli öğrencilerini çağırıp Aggie ile tanıştırıp okula daha çabuk alışmasını sağlamak istiyor ama bu konuda çokta başarılı olamıyor. 
Okula başladığındaysa zorlu günler Aggie'i bekliyor... Okulda ki binlerce ona bakan gözleri görmemezlikten gelmeyi bir başına başarmaya çalışıyor.
Neleri başarıp neleri başaramadığını da siz okuyup görüceksiniz :)




 Hepimiz Aggie'nin yaşlarından geçtik hepimiz biliyoruz o yaşlarda en ufak bir kusurun bile nasıl diğer çocuklar tarafından dalga geçildiğini. ne kadar acımasız yorumların yapıldığını ve bu bağlamda bu roman bu yanıyla ele aldığı konuyu çok gerçekçi bir şekilde bize sunuyor.
  Sürekli aynı hataları yapıyoruz sürekli bizden farklı insanları gördükçe, engelli insanları gördükçe kafamızı çevire çevire bakıyoruz... Peki ya biliyor muyuz o insanların bizim bakışlarımızdan neler hissettiğini, biz biliyor muyuz o insanların kalplerinde bakışlarımızdan dolayı nasıl yaralar açtığımızı. 
  Aggie de tüm bu bakışlarla tek başına mücadele vermeye, görmezden gelmeye çalışan küçük bir çocuk. Ve bunu da çok güzel bir şekilde başarıyor alışmış zaten o bakışlara artık ona garip bile gelmiyor oysa bu gibi engelli insanların neden bizim gibi insanca yaşamaya hakkı olamıyor! Bence bu kitap kesinlikle bazı konulara farkındalık yaratan bir kitap olmuş ve bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum kitaptan çıkarılacak çok fazla ders var çünkü...
  Ben kitaplarda sulugözlülük yapan birisi hiç olmamıştım ama bu kitaba kadar :) Kitapta beni ağlatan iki yer oldu... Birincisi; okulunda ki çocuklar Aggie'e değmemeye çalışıyorlar onu gördükçe kaçıyorlar etrafından çünkü ondan 'Salgın' diye bir hastalığın bulaşacağını düşünüyorlar ve Aggie tüm bu durumun farkında...
İkincisi de okul müdürü Jack diye bir çocuğu onunla beraber otursun, yalnız bırakmasın diye görevlendiriyor. Sonra Jack ile Aggie çok çok iyi arkadaş olmaya başlıyorlar ve Aggie Jack'i arkadaşlarıyla kendisi hakkında çok kötü bir şekilde konuştuğunu, ona hakaretler ettiğini duyuyor ve müdürün onu zorla Aggie'nin yanında oturttuğunu öğreniypr. Bu durumda bile güçlü durmaya çalışıyor, içine atıyor yaşadığı tüm zorlukları.
Ve Aggie'nin en sevdiği gün cadılar bayramı nedeni ise; cadılar bayramında istediği kostümde olacağı için yüzünü saklayıp en azından etrafta yüzü hiç gözükmeden rahatla dolaşabildiğinden o günü çok seviyor. Bu gerçekten de çok acı bir şey ve bu tür olaylar sadece kitaplara özel değil, bu tür olaylar çevremizde de gerçek hayatta da olabiliyor o yüzden başkalarının hayatını bu denli zorlaştırmaya hiç kimsenin hakkı yok. Lütfen bu kitabı okuyun ve okutun çünkü bu kitap bunu hak ediyor... Unutmadan söyleyeyim, kitapta sadece Aggie'nin ağzından okumuyoruz olayları, arkadaşlarının ve ablasının da ağzından okuyoruz ve bu da benim çok sevdiğim bir şey çünkü herkesin bakış açısıyla yakalayabiliyorsunuz olayları.
  Şimdiden iyi okumalar diliyorum... Okuyup yorumunuzu benimle de paylaşırsanız çok ama çok mutlu olurum burda birlikte sohbet etmiş oluruz :) :) 



  ''Haklı olmak ile nazik olmak arasında seçim yapmanız gerektiğinde, nazik olmayı seçin.''

  ''Bu dünyada bugün var, yarın yok olmamız çok garip. Nereye gitmişti? Onu bir daha görebilecek miydim, yoksa bu sadece bir masal mıydı?''

  ''Bazen birini incitmek için ille de onu incitmeyi istemek zorunda değilsin.''

  

5 Nisan 2016 Salı

Seyrek Yağmur Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 15:23:00 0 yorum

Kitap Adı: Seyrek Yağmur
Yazar Adı: Barış Bıçakçı
Yayın: İletişim Yayınları
Sayfa: 100
Puanım: 4.5/5








  Bir pazar sabahı Rıfat günlerin aynı kaba damlamadığını fark etti. ''Günler damlıyor ama aynı kaba değil,'' dedi. Gökyüzüne baktı: Boştu. Hiç bulut yoktu, aslında hiçbir şey yoktu. Çağımızın çıplak güneşi her şeyi yok etmişti, enginliği, bulutları, ve kuşları... Maviyi bile yok etmişti, sonra da sırasıyla diğer renkleri, bazı sesleri, kelimeleri ve anlamları. İnsan bu yoklukta yeni bir şey söyleyemez, olsa olsa kendini tekrar ederdi. 
 Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir ''R.'' gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat arada Rıfat'ın dükkanına da uğruyor. 
Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, meseleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bazı. Neyin peşinde bu adam?
Rıfat, bir hikayenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikayenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor...
Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?


   Merhaba arkadaşlar bugün bitirdiğim bir kitabı sizinle de paylaşmak isterim umarım sizinde bu kitap hakkında fikirlerinize bende yardımcı olabilirim :) Öncelikle konusundan bahsetmek isterdim ama bir olay örgüsü yok hikaye şeklinde anlatılmış olaylar var. Her hikayede farklı bir olay anlatılıyor ve bu yüzden de bir olay zincirinden bahsetmek mümkün değil zaten yazarın amacının da bir olay anlatmaktan ziyade bize fikirlerini hikayeler şeklinde anlatmak yönünde olduğunu düşünüyorum.
 Ana karakterimizden biraz bahsetmek gerekirse; Rıfat'ın bir kitapçı dükkanı var annesiyle beraber yaşıyor babasıysa huzur evinde ve bir de Rıfat'ın sevdiği bir kız var zamanında sevgilisi olan ve onu terk eden... Sürekli kitap okuyan hayatını gerçeklerin üzerinde değilde hayallerinin üzerinde kuran ve aynı zamanda da edebiyatı çok seven bir karakterimiz. Kendisini şişman, kısa boylu, işe yaramaz ve şanssız biri olarak gören sürekli kendini bir hikayenin içinde düşünen çocukluğunu yeniden tasarlamayı deneyen farklı biri... 
 100 sayfalık bir kitap ve  hikayeleri de o kadar kısa ki elinize alıp bir çırpıda okuyabilirsiniz tabii türü de size göreyse. Çünkü aynı zamanda siyasi mesajlar veren bir kitap. Zaten her hikayede farklı bir mesaj veriliyor dediğim gibi kitapta asıl önemli olan hikayelerinde verilen mesajlar. Elinizden asla düşüremeyeceğiniz bir kitap diyemem ama okunmaya değer bir kitap çünkü içerisinde ki fikirler önemli ve derin anlamlar içeren, dolu dolu bir kitap kesinlikle...
 Kitapla ilgili küçük küçük alıntıları da sizlerle paylaşmak istiyorum.

  ''Ben hatırlamadıklarımı daha derinden hissediyorum.
Geçen yılların rüzgarı her şeyi bozmuş, aşındırmış, parçalamıştır; o rüzgar getirse getirse kum getirir. Bu da ihtiyarların çocuklaşmasını açıklıyor: Kumda oynuyorlar.''

  ''Çocukluğundaki bir güne gidip tamir etmesi gereken bir şey var, evet. Yıllar öncesine geri dönüp bir vidayı sıkması, bir çiviyi çakması gerekiyor. Sanki ancak o zaman şimdiki hayatı biraz bir şeye benzeyecek, yolunda gitmeyen şeyler düzelecek. Fırlayıp çıkmış bir yayı takması, bir contayı değiştirmesi, yere düşen küçük bir rondelayı bir cımbız ile alıp yerine yerleştirmesi gerekiyor.'' 

  ''Ben senin koruyucunum sevgilim. Ben senin gözlerini ufka dikmiş gözcünüm. Belli belirsiz bir toz bulutu gördüğümde ya da bir gölgenin uzayıp kısalarak yer değiştirdiğini; atların nallarıyla toprağı sarstığını hissettiğimde, düşmanların yaklaştığını, tehlikenin yakın olduğunu haber veririm sana, çünkü çok zor kurduk biz seninle dünyamızı. Ama morsalkımların açtığını da haber verebilirim, mandalinanın çıktığını ve Reha Erdem'in yeni filminin sinemalara geldiğini de. Hemen iki bilet alalım. Sayımız hızla azalıyor sevgilim.''

 ''Her gün o kadar çok acıya tanık oluyoruz ki, ben de artık asgari ahlak sahibi pek çok insan gibi, mutluluk rolü için dublör kullanıyorum.''                                                                                                                                                                                                              

4 Nisan 2016 Pazartesi

Eskort Kitap Yorumu

Gönderen Unknown zaman: 06:56:00 1 yorum




Arka Kapak


 Hayatta kalmak için her şeyi göze alır mıydınız?
  On sekiz yaşındaki Amber Lacombe'un kış ortasında bir gün evsiz ve parasız kaldığında sadece iki seçeneği vardı: Ya donarak ölecek ya da aylar önce kendisine iş teklif eden gizemli kadını arayacaktı. Amber'ın bu gizemli kadını aramasıyla bütün yaşamı akıl almaz bir biçimde değişti.
  Amber artık bir eskorttu.
Diğer taraftan bu işte Amber'ın uyması gereken tek bir kural vardı: Müşterileriyle asla seks yapmamak. Bu başlangıçta Amber için çocuk oyuncağı gibi görünse de, işler düşündüğü gibi gitmeyecekti. İlk müşterisi Maximillian Black'in hayatına girmesiyle Amber'ın hayatındaki hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Kitap Konusu



    Merhaba arkadaşlar :) Aranıza daha yeni katıldım ve ilk kitap yorumum olacak bundan da bir hayli heyecanlıyım umarım kitap hakkında merakınızı giderebilirim... Öncelikle böyle bir blog açmayı uzun zamandır bekliyordum şimdi bir hayalimi de gerçekleştirmiş oldum herkesin hayallerini gerçekleştirmesinde yardımcı olan bir kahramanı mutlaka vardır benimde bir kahramanım var ve o iyi kiii var. Verdiği tüm emekler için tüm destekler için bana ayırdığı ve en önemlisi de hayallerime ayırdığı vakit için Kahramanıma binlerce kez teşekkür ederim ve biliyorum ki ben ne kadar çok teşekkür edersem edeyim her şey az kalacak :)))  

  Kitabımızın konusuna geçecek olursam karakterlerimizden Amber üniversite öğrencisi ve bir gün oturduğu cafede Audrey adında bir kadınla tanışıyor kadın işe ihtiyacı olduğunda araması için bir kartvizitini bırakıyor. Amber böyle bir şeyi kesinlikle düşünmediği halde teyzesiyle beraber yaşadığı evden kovulduğu için kadını aramak ve yardım istemek zorunda kalıyor. Hayatı gerçekten de sonrasında hayalini bile edemeyeceği şekilde değişiyor birden kendisini farklı bir hayatta buluyor. Eskortluk yapmaya başlıyor ama bu bizim tahminimizden çok farklı oluyor kitabın arkasında da yazıldığı gibi müşterilerle seks yapması kesinlikle yasak bunu duyunca Amber mutlu oluyor çünkü kahramanımızın bu işi yapmasında ki tek amacı sadece üniversiteyi bitirmesi için kendisini geçindirip ayakta kalabilmesi olduğundan fazlasıyla memnun durumdan... Ve ilk kez aşık oluyor müşterisi olan Maximillian adında ki kahramanımıza. OIaylar bu şekilde daha da  gelişiyor eğer daha fazlasını anlatırsam kitap hakkında sizin okudukça heycanlanacağınız yerleride anlatmış olurum ve bu da iyi olmaz diye düşünüyorum :))




Kitap Yorumum

   Kitap hakkındaki kişisel görüşüm ise kesinlikle ben kitabı beğendim eğer sizde hem kendinizi yormayacak hem çabuk bitirebileceğiniz hem sıcacık ve merak uyandırabilecek bir kitap arıyorsanız kesinlikle bu kitabı gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Okurken sıkmıyor aksine bir sonraki sayfayı merak ettiriyor. Kitapta sadece Amber'ın ağzından okumuyoruz olayları; ona bu işi sunan karakterimiz Audrey'den, aşık olduğu Maximillian'dan ve arkadaşı olan Miller'den de olayları okuyoruz ve bu benim çok hoşuma gitti çünkü diğer karakterlerinde hislerine çok kolay bir şekilde hakim oluyoruz ve bu bizi olayların içine daha da çok çekiyor.
 Ben kitapları eleştirmeyi sevmem çünkü verilen bir emek var ama bu kitapta biraz daha dikkat edilseymiş daha iyi olabileceğini düşündüğüm yerler var onlardan biri Amber üniversite öğrencisi ve daha on sekiz yaşında bir kız bir anda eskortluk adı altında bir iş yapmaya başlıyor eskortluk adı altında diyorum çünkü yaptığı iş bir eskortluk değil ama yaptığı işe çok çabuk alışıyor olması, biranda benimsiyor olması o yıkılması zor olan duvarlarını çok basit bir şekilde yıkması benim çokta hoşuma giden bir durum olmadı. Ayrıca kitapta bazı yetişkin içerikli yerler var ki daha on sekiz yaşındaki bir kızın kendini olaylara bu kadar adapte edip sanki ilk deneyimleri değilmiş gibi çok rahat bir şekilde o kızın her şeyi yapabilmesi biraz açık konuşmak gerekirse müstehcen yerlerde çok fazla deneyimli bir kadınmış gibi bize bir izlenim verilmesi beni çok rahatsız etti kısacası keşke Amber'ın bir şeylere alışma süreci olsaydı o masum kızın 1 hafta kadar çok kısa bir süre içinde bambaşka bir kız olması beni çok şaşırttı.Kitabın kapağına değinecek olursam çok sevdim çünkü gerçekten de ilk başta yoksul bir hayattan gelen Amber'ın hayatı bir anda değişip olaylar onu farklı bir hayata sürüklüyor ve o kız böyle bir değişime giriyor bu kitabın kapağında da çok güzel bir şekilde anlatılmış.
  Diğer karakterlerimize gelirsek; Patronu olan Audrey hakkında neden öyle sert bir kadın olduğunu ve Amber'a neden kıyamadığını, onu neden diğer kızlarından farklı bir boyutta tuttuğunu, nasıl o hayata girdiğini ve hayatındaki  sırlarını okuyoruz Audrey'i de bu sayede yadırgamadan onu daha iyi anlamış oluyoruz. Bir diğer karakterimiz olan Maximillian Amber'ın aşık olduğu yakışıklı ve varlıklı olan bir karakterimiz aynı zamanda çok nazik çok kibar ve tuttuğunu her zaman koparmaya çalışan pes etmeyen bir karakter. Bir başka karakterimizde Miller Amber'ın da sınıfından erkek arkadaşı burada ne söylersem söyleyeyim spoiler vereceğim için susmayı tercih ediyorum ama sadece şu kadarını söyleyebilirim ki Amber'ın her zaman yanında olan onu yargılamayan, anlamaya çalışan hem zeki hemde sıcak, samimi bir karakter...   
 Bildiğim kadarıyla da seri şeklinde olacakmış bu bakımdan da kesinlikle devam edeceğim bir seri oldu :) Ayrıca wattpad kitabı olması da sizde bir ön yargı oluşturmasın çünkü kesinlikle okuduğunuza pişman etmeyecek kitaplar arasında :) Umarım sizlerde okuyup beğenirsiniz :))
Kitaptan da bir alıntı yaparak bitirmek istiyorum...

Kitaptan Alıntılar
   
  ''Hayal ettiğin her şeyi gerçekleştirebilirsin. İstediğin herkesi elde edebilirsin. Yalnızca inan!''                                                                                                                                                   




 

Frambuaz Tadında Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review